Hayatın en güzel anlamıdır paylaşmak...

Zamanı..Dostluğunu...Gülümsemeni...Evini..Sevgini..Bilgini..Fikirlerini...Emeklerini...

Paylaşmak gerek hesap kitap yapmadan, egolara yenik düşmeden, herhangi bir karşılık düşünmeden paylaşmak gerek...

çünkü paylaştıkça çoğalacaktır Sevgiler..!

4 Kasım 2010

Çay Kutusu


İçi bölmeli poşet çay kutusunun üstü klasik boyutlu dekopaj.





 Yanlardaki kareler ise  resimdeki elmaların altına serili olan masa örtüsünden esinlenerek  yaptığım ama canıma okuyan  el boyaması:))








10 Ekim 2010

Yeni Mutfak, Yeni Konsept...

Yeni mutfağıma yaptığım ilk obje, bu sepet oldu. Macerasını ise tüm mutfağı tamamladığımda uzun uzun anlatırım mutlaka ama  bu güzelliği hemen sizlere gösterip, biran önce paylaşmak istedim.








Zeytin ağacı desenli duvar kağıdımı ve sepetin yanındaki zeytin ağacını fark edebildiniz mi peki?







Sepeti biran önce boyama telaşından fotoğrafını çekmeyi unutmuşum ama son anda bir çekmecesinin içini fotoğraflayabildim. Aslında sepet,boya odamda içi ıvır zıvır dolu, öylesine atıl bir durumdayken  son halini aldı ve böylelikle hem gösterişli hem de kullanışlı bir hale büründü.





3 Eylül 2010

ben geldiiimmmmm....

Can Yücel - Tam Zamanında Yaşamak


Yemek de boş içmek de,


Hatta yeri gelmeden sevişmek de.





Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü...,


Tam zamanında söylemelisin sevdiğini


Gözlerinin içine baka baka.





Bisikletinin gidonunu


Tam zamanında çevirmelisin


Düşmemek için;


Tam zamanında frene basmalı,


Tam zamanında yola koyulmalısın.






Tam zamanında okşamalısın basını


O üzüm gözlü çocuğun


Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,


Tam ağlamak üzereyken.






Tam zamanında koymalısın elini omzuna


En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.






Tam zamanında tutmalısın düşerken


Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.






Tam zamanında acımalı yüreğin


Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına


Evsiz kalınca çoluk çocuk


Ki uzatasın elini bir parça.






Tam zamanında açmalısın kapını


Hayatına girmek isteyenlere.


Tam zamanında çıkarmalısın


Sevginden şımarmaya başlayanları.






Tam zamanında affetmelisin kardeşini


Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını


Seni gecenin üçünde arayıp da


Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.






Tam zamanında öğretmelisin oğluna


Gerekiyorsa yumruk atmayı


Tam burnunun üstüne


Tiksinmeden pisliğinden,


Yukarı mahallenin sümüklü bebesi


Misketlerini zorla almaya çalışırsa.






Tam zamanında bağırmalısın


Acıyınca bir yerin.


Tam zamanında gülmelisin


Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.






Tam zamanında yatmalısın


Yola çıkacaksan ertesi gün


Ve arabayı kullanan sensen


Sana emanetse çoluk çocuk


Ve kendin.






Tam zamanında bırakmalısın içmeyi


Son kadeh bozacaksa seni


Ve üzeceksen birilerini


Ertesi gün hatırlamayacaksan.






Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.


Tam zamanında konuşmalı


Tam zamanında şarkı söylemeli


Tam zamanında susmalısın.






Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa


Annenin babanın evini,


Tam zamanında başka bir şehre gidip


Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.


Tam zamanında dönmelisin memleketine.






Tam zamanında için titremeli,


Tam zamanında âşık olmalı


Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.






Tam zamanında toplamalısın oltanı


Belki de seni şampiyon yapacak


En büyük balığı kaçırmadan.


Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli


Tam zamanında ölmelisin


Iskalamak istemiyorsan hayatı.






Haydi, şimdi kalk bakalım


Silkin şöyle bir


At üzerinden hayatın yorgunluğunu,


Vakit zannettiğinden daha az


Haydi, kalk bakalım,


Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.







Çoookkk uzun zaman sonra herkese merhaba...

Son üç aydır o kadar yoğun geçti ki , nerden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum ama  kısaca özetlersem annem çok iyi, biz Adana'ya taşındık, eşim  Dubai'de çalışmaya başladı:)))

Bu nedenle  yeni bir ev aldık ve yeni bir şehirde,yeni bir işle, yeni bir hayata başladık. Umarım hepimiz için böylesi çok  daha iyi olacak. Can Yücel' inde dediği gibi  üstelik TAM ZAMANINDA...

Resimlerde de gördüğünüz gibi hazır bir ev aldık aslında ve 1 ay kadar önce taşındık ama giyinme odası ve benim için  olmazsa olmaz küçük bir atölye tarzındaki odanın  ilave edilmesi nerdeyse bir ay sürdü. Ama artık hepsi bitti ve yeni evimizde kalmaya başladık. 

Eee artık yapılacak ne kaldı peki?

Önce bayramı ve okulların açılmasını atlatmak ve sonra yeni eve yeni objeler hazırlayıp burda paylaşmak, yaz boyu kim ne yapmış diye şöyle rahat rahat  gezmek, maillere cevap yazmak ve Adana'da  kahve içmeye davet eden arkadaşların tekliflerini değerlendirmek kaldı.

Ameliyattı, okuldu, evdi, tadilattı, taşınmaydı derken geçen sıkıntılı bir yazdan sonra bence bunu çookktaaann hak ettim:)))












Bunları böyle çıplak haliyle niye mi ekledim? Dekoru tamamlanmış halini ekleyince , hep beraber öncesi ve sonrası yaparız diye...

19 Haziran 2010

Gelincikler...







Benim bir hafta diye gittiğim Adana seyahati, halledilmesi gereken bir çok iş birarada olduğundan15 gün sürdü ve dün nihayet evimize döndük. Aslında 10 gün sonra annem ameliyat olacağından hafta içi tekrar dönmek zorundayım. Sırf çocuklar arkadaşlarını ve öğretmenlerini görüp vedalaşsınlar diye onca yolu geldik ama çocukların dünkü mutluluğunu görünce bunun yerini hiçbir şeyin tutamıyacağını bir kez daha anladım.






Ayrıca gelecekle ilgili daha sonra açıklayacağım sürpriz gelişmelerden sonra , en sevdiğim çiçek olan gelinciklerden yapmış olduğum tepsiyle bu keyfi sizlerle paylaşayım dedim. Peçete ya da dekopaj değil, tamamen el boyaması, ona göre:)))







3 Haziran 2010

Doğa



Yeğenim Doğa'ya yaptığımız toka kutusu... Yaptığımız diyorum çünkü Dila Hanım, kuzeni olduğu için ve aynı yaşta oldukları için nasıl bir şey olacağına efendim ancak kendisi karar verebilirmiş. Bana aynen böyle söyledi ve onun seçtiği malzeme ve renklerle birlikte yaptık bizde. Aslında  ahşap kurslarında yapılan acemi işlerine benzedi ama 6 yaş kız çocuklarına da tam uyacak şekilde pembeler, morlar, çiçekler, simler, taşlar işte tam onlara göre şatafatlı  ne varsa ekledik:))




Ortadaki kalpli bölüme ayna takılacak daha ama benim ayna bitince ikisini birlikte veririm diye bekletiyorum. Aslında üst kapağı da açılıyor ve içi bölmeli ama ben fotoğrafını çekmeyi akıl edememişim:))






Çiçekler stencil ve mor çiçeklerin ortasına mor taşlar yapıştırdık. Küçük pembe çiçeklere ise boyutlu simli mor boya ile küçük taşları kendimiz yaptık. Hatta çekmecenin düğmesi bile simli :))Kenarlarındaki pembe sutaşı görüntüsünü ise pembe boyutlu boya ile yaptık.





Aynası ise lila üzerine mor örümcek çatlatma ve kenarları da mor simli boya.


Işıl ışıl, şıkır şıkır bir kutumuz oldu işte böyle. Dila, bitince vermem bunu diye epey diretti ama fotoğraflarını facebooktan Doğa'ya gösterince ve Doğa bayılınca hatta bunu Dila sana yaptı deyince vermeyi kabul etti artık:))




1 Haziran 2010

Gümüş varaklı tepsi

Çok önceleri yapıp, Sihirli Eller: Ahşap Boyama sayfamda paylaşmıştım. Bu arada oraya da beklerim:))

Zemini siyah boyayıp, üzerine gümüş yaprak varak yapıştırdım. Ortadaki desen peçete!! En son da varakların üzerini siyah yağlı boya ile eskittim. Hepsi bu kadar:))







31 Mayıs 2010

Çook eğlendim çookkk...



Bu hafta blog sayfamla pek ilgilenemedim ama çok yoğun bir hafta geçirdik. Yorucu ama bir o kadar da güzel ve unutulmaz anlarla geçen  bir haftaydı...


Öncelikle eşimin uzak diyarlardan ancak objektifiyle çekip bana verdiği ve  benim en sevdiğim çiçekler... Bir de arazide çalışıyorum diyor, fotoğraflara bakınca böyle çalışmaya can kurban diyesi geliyor insanın:))) Bu haftanın fotoğraflarını seçerken, onuda burda hem hatırlamak hem de yaşadığımız tüm bu güzelliklerde çok büyük payı olduğu için teşekkür etmek istedim:)


Kızım büyüdü ve artık anasınıfından mezun oldu. Bunlar da yine bu hafta olan yıl sonu gösterilerinden bir kaç kare...



Şiirler okudular ve tek tek çocuklarla ilgili anne babalara mesajlar ilettiler. En hoşuma giden söz '' Çocuklar ıslak beton gibidir, üzerine ne düşerse izi kalır'' , en güldüğüm de '' Anne babalar önce bizi konuşturmak için uğraşırlar, sonra da susturmak için! ''



Sonra minik enstüramanlarla ingilizce ve türkçe şarkılardan oluşan süper bir konser verdiler...




Bale ve jimnastik gösterilerinde hepsi de çok sevimliydi... Bizimki nasıl da kırıtıyor ve hala evde bu kıyafetle geziyor:)))




Sonra dramada, bir ormanda mutlu bir şekilde yaşayan hayvanlar ve ordaki ağaçları kesmeye başlayan kötü adamlarla ilgili mini bir piyes oynadılar. Benim kızım orda kötü adamları ikna edip, eski güzel günlere tekrar dönmeyi sağlayan  bir peri kızıydı. Çokta yakışmıştı kızıma bu rol:))



Canlı çalan davul zurna eşliğinde çayda çıra oynadılar. Muhteşemdiler:))



Bu da bizim ex damat! Bakışa bakar mısınız lütfen?



Ve bu güzel gösteriyi, bize hazırlayan öğretmenlerimizle birlikte, elbette tüm salonunda coşkuyla katıldığı Onuncu Yıl Marşı' nı söyleyerek bitirdiler.



Cumartesi günü de yine okulda Bilim Şenliği vardı. Oğlum Newton çarkını sundu. Fotoğraftaki minik şövaleden de  anlaşılacağı gibi  benim katkım da epey var yani:))





Kızım da babasına ısınma araçlarını gösteren tv projesini anlatırken...




Ve bu kadar koşturmacadan sonra  bir de benim geçte olsa çocuklarla da olsa katıldığım Ankara blogcular buluşması var.  Tüm yorgunluğumu atıp, çok güzel vakit geçirdiğim bir kaç saat oldu. Fotoğraf çekemediğim için bu buluşmanın organizatörü sevgili arkadaşım Sibel' den sabah facebookta iznini alarak kopyaladığım fotoğrafı ekliyorum.  Tanışmaktan çok memnun olduğum arkadaşlarıma, geldikleri, minik hediyeleri ve güzel sohbetler için burdan kucak dolusu sevgiler...




Bizim için hafta burda bitmedi tabiki de... Pazar günü de Cambridge sınavı için  tüm günümüz dışarıda geçti. İlk sınav deneyimimiz olduğu için oğlumda ben de çok heyecanlıydım. Neyse onu da alnımızın akıyla atlatınca, hem yorgunluklar ,hem de güzel  anlarla dolu bir haftayı sonlandırmış olduk. Herkese de iyi haftalar:)))





28 Mayıs 2010

Puzzle





Kızım bu 1000' lik puzzle'ı bir kaç günde bitirdi, benim bu işin tamamlanmasındaki payım kenar ve iç bölümlerin parçalarını ayırmaktan ve arada yanlış koyduğum parçalara anneeee diye fırça yemekten ibarettir:)) Kızım işini hakkıyla bitirdi de şimdi bu bizim ilk büyük puzzle çalışmamız olduğu için bunun bir şekilde yemek masasının üstünden kaldırılıp, çerçevelenmesi falan gerekiyor. Daha önce yapan arkadaşlar varsa, acil  bozulmadan yardıma ihtiyacım var!!!! 





24 Mayıs 2010

Dünyanın en yakışıklı ve en iyi yeğenine... ONUR' a...




Dün akşam,güllü kutu ve çerçeveyi facebook sayfama ekleyince Onur, tuttuğu takımla ilgili belki bir gün onada  bir şey yapabileceğime dair mesaj yolladı. Önce güldüm, sonra biranda panikledim!! Çünkü ertesi günü yani  24 Mayıs, Onur' un doğum günüydü. Ve o ,benim elimden, ona özel tasarlanmış bir doğum günü hediyesini fazlasıyla hakkediyordu.Çünkü;

1 Nisan' da  benim doğum günüm. Bu yıl doğum günü sabahında sevgili yeğenim Onur, beni aradı ve teyze hemen facebooku aç, doğum günü hediyen var dedi. Açtım ki bana '' Sihirli Eller- Ahşap Boyama'' adında hemde çok iddialı bir isimle:) bir sayfa açmış, blogtan kopyaladığı resimlerle yapmış olduğu süper bir dizaynla birlikte. Hatta bütün gece bir çok kişiye sayfayı tanıtıp, hayranlarını bile hazırlamıştı:)) Hal böyle olunca o akşamki isteğini benimde ona sürpriz bir şekilde yerine getirmem lazımdı. Hemen bende onun facebook albümünden formalı bir fotoğrafını kopyaladım, sonra takımı ile ilgili internetten fotoğraf toparlayıp,çıktısını alıp, aceleyle akşam saat dokuzdan sonra bu tabloyu hazırladım. Gece saat tam 12:01 'de de sayfaya Doğum günü mesajıyla ekledim. Çok sevindi, hatta bayıldı, kaç kez teşekkür mesajı geldi hatırlamıyorum:)) Benimde tüm yorgunluğum bir anda geçti.




Tablodaki şapkaya özellikle dikkat!!!
Onur' un orjinal fotoğrafında şapka yoktu, ama fotoğrafın  dekopajını yapınca hoş olmadı, ben de şapkayı üstüne ilave edip, durumu kurtardım:)) Fotoğrafları çektiğimde değil kabartmalar, dekopaj tutkalı bile ıslaktı:))


23 Mayıs 2010

Varan-2





Siz her şeyi peçetelersiniz de ben yapamaz mıyım???? Yok yok öyle değil:)) Bir objenin, acil hediye olarak hazırlanması  gerekiyordu. En pratik yol da peçete olunca, başka çaresi  yoktu. Üstelik kutuya yaptığım peçetenin kenarından çıkan atıklara kıyamayınca bir de çerçeve hazırlanmış oldu. Valla ben el boyaması, kabartma yapayım derken unutmuşum peçetenin pratikliğini, birçok blog arkadaşım gibi bir süre herşeyi peçetelersem şaşırmayın:)))










21 Mayıs 2010

Varan-1


 Çookkk şey boyadım çokkkkk!!! Vallahi de bitti biri, billahi de...

İşte kanıtı













Aylar önce  birtakım denemeler yapmıştım bu sehpanın üzerinde.  Siyaha boyamış ve tepsisinin yan kenarlarına boyutlu boya ile şekiller vermiştim. Ama kafamda tasarladığım ile çıkan görüntü hiç uymamıştı ve öylece atılmış bekliyordu bir köşede.

Bugün, zaten zemin siyah boyalı olduğu için  direk üzerine mum sürüp, sonrasında beyaza boyadım. Tepsinin yanındaki doku, boyutlu boyanın üzerine mum sürüp, beyaza boyayıp, sonrada hafif kazıyınca ortaya çıktı. Ve ben çıkan görüntüyü,  hem çok beğendim, hem de kendi kendime yeni bir doku keşfetmiş oldum.

Sonra baktım tepsinin ortası boş kaldı,  oraya da stencil ile siyah boya kullanarak deseni yaptım. Ayaklarına da tepsideki stencil desenine uyması için farklı bir stencilin yarısını kullanarak  deseni ekledim. Bu renkleri ve bu deseni odama uyması için seçtim. Aslında farklı renk ve desenlerde de denenebilir.

Ama artık onuda size bırakıyorum. Şimdi ben çayımı alıp kızımla birlikte puzzle yaparken, hem dinlenicem, hem onun gönlünü yapmış olucam, hem de keyifle arada başımı kaldırıp sehpamı seyredicem:)))))