Hayatın en güzel anlamıdır paylaşmak...

Zamanı..Dostluğunu...Gülümsemeni...Evini..Sevgini..Bilgini..Fikirlerini...Emeklerini...

Paylaşmak gerek hesap kitap yapmadan, egolara yenik düşmeden, herhangi bir karşılık düşünmeden paylaşmak gerek...

çünkü paylaştıkça çoğalacaktır Sevgiler..!

31 Mayıs 2010

Çook eğlendim çookkk...



Bu hafta blog sayfamla pek ilgilenemedim ama çok yoğun bir hafta geçirdik. Yorucu ama bir o kadar da güzel ve unutulmaz anlarla geçen  bir haftaydı...


Öncelikle eşimin uzak diyarlardan ancak objektifiyle çekip bana verdiği ve  benim en sevdiğim çiçekler... Bir de arazide çalışıyorum diyor, fotoğraflara bakınca böyle çalışmaya can kurban diyesi geliyor insanın:))) Bu haftanın fotoğraflarını seçerken, onuda burda hem hatırlamak hem de yaşadığımız tüm bu güzelliklerde çok büyük payı olduğu için teşekkür etmek istedim:)


Kızım büyüdü ve artık anasınıfından mezun oldu. Bunlar da yine bu hafta olan yıl sonu gösterilerinden bir kaç kare...



Şiirler okudular ve tek tek çocuklarla ilgili anne babalara mesajlar ilettiler. En hoşuma giden söz '' Çocuklar ıslak beton gibidir, üzerine ne düşerse izi kalır'' , en güldüğüm de '' Anne babalar önce bizi konuşturmak için uğraşırlar, sonra da susturmak için! ''



Sonra minik enstüramanlarla ingilizce ve türkçe şarkılardan oluşan süper bir konser verdiler...




Bale ve jimnastik gösterilerinde hepsi de çok sevimliydi... Bizimki nasıl da kırıtıyor ve hala evde bu kıyafetle geziyor:)))




Sonra dramada, bir ormanda mutlu bir şekilde yaşayan hayvanlar ve ordaki ağaçları kesmeye başlayan kötü adamlarla ilgili mini bir piyes oynadılar. Benim kızım orda kötü adamları ikna edip, eski güzel günlere tekrar dönmeyi sağlayan  bir peri kızıydı. Çokta yakışmıştı kızıma bu rol:))



Canlı çalan davul zurna eşliğinde çayda çıra oynadılar. Muhteşemdiler:))



Bu da bizim ex damat! Bakışa bakar mısınız lütfen?



Ve bu güzel gösteriyi, bize hazırlayan öğretmenlerimizle birlikte, elbette tüm salonunda coşkuyla katıldığı Onuncu Yıl Marşı' nı söyleyerek bitirdiler.



Cumartesi günü de yine okulda Bilim Şenliği vardı. Oğlum Newton çarkını sundu. Fotoğraftaki minik şövaleden de  anlaşılacağı gibi  benim katkım da epey var yani:))





Kızım da babasına ısınma araçlarını gösteren tv projesini anlatırken...




Ve bu kadar koşturmacadan sonra  bir de benim geçte olsa çocuklarla da olsa katıldığım Ankara blogcular buluşması var.  Tüm yorgunluğumu atıp, çok güzel vakit geçirdiğim bir kaç saat oldu. Fotoğraf çekemediğim için bu buluşmanın organizatörü sevgili arkadaşım Sibel' den sabah facebookta iznini alarak kopyaladığım fotoğrafı ekliyorum.  Tanışmaktan çok memnun olduğum arkadaşlarıma, geldikleri, minik hediyeleri ve güzel sohbetler için burdan kucak dolusu sevgiler...




Bizim için hafta burda bitmedi tabiki de... Pazar günü de Cambridge sınavı için  tüm günümüz dışarıda geçti. İlk sınav deneyimimiz olduğu için oğlumda ben de çok heyecanlıydım. Neyse onu da alnımızın akıyla atlatınca, hem yorgunluklar ,hem de güzel  anlarla dolu bir haftayı sonlandırmış olduk. Herkese de iyi haftalar:)))





28 Mayıs 2010

Puzzle





Kızım bu 1000' lik puzzle'ı bir kaç günde bitirdi, benim bu işin tamamlanmasındaki payım kenar ve iç bölümlerin parçalarını ayırmaktan ve arada yanlış koyduğum parçalara anneeee diye fırça yemekten ibarettir:)) Kızım işini hakkıyla bitirdi de şimdi bu bizim ilk büyük puzzle çalışmamız olduğu için bunun bir şekilde yemek masasının üstünden kaldırılıp, çerçevelenmesi falan gerekiyor. Daha önce yapan arkadaşlar varsa, acil  bozulmadan yardıma ihtiyacım var!!!! 





24 Mayıs 2010

Dünyanın en yakışıklı ve en iyi yeğenine... ONUR' a...




Dün akşam,güllü kutu ve çerçeveyi facebook sayfama ekleyince Onur, tuttuğu takımla ilgili belki bir gün onada  bir şey yapabileceğime dair mesaj yolladı. Önce güldüm, sonra biranda panikledim!! Çünkü ertesi günü yani  24 Mayıs, Onur' un doğum günüydü. Ve o ,benim elimden, ona özel tasarlanmış bir doğum günü hediyesini fazlasıyla hakkediyordu.Çünkü;

1 Nisan' da  benim doğum günüm. Bu yıl doğum günü sabahında sevgili yeğenim Onur, beni aradı ve teyze hemen facebooku aç, doğum günü hediyen var dedi. Açtım ki bana '' Sihirli Eller- Ahşap Boyama'' adında hemde çok iddialı bir isimle:) bir sayfa açmış, blogtan kopyaladığı resimlerle yapmış olduğu süper bir dizaynla birlikte. Hatta bütün gece bir çok kişiye sayfayı tanıtıp, hayranlarını bile hazırlamıştı:)) Hal böyle olunca o akşamki isteğini benimde ona sürpriz bir şekilde yerine getirmem lazımdı. Hemen bende onun facebook albümünden formalı bir fotoğrafını kopyaladım, sonra takımı ile ilgili internetten fotoğraf toparlayıp,çıktısını alıp, aceleyle akşam saat dokuzdan sonra bu tabloyu hazırladım. Gece saat tam 12:01 'de de sayfaya Doğum günü mesajıyla ekledim. Çok sevindi, hatta bayıldı, kaç kez teşekkür mesajı geldi hatırlamıyorum:)) Benimde tüm yorgunluğum bir anda geçti.




Tablodaki şapkaya özellikle dikkat!!!
Onur' un orjinal fotoğrafında şapka yoktu, ama fotoğrafın  dekopajını yapınca hoş olmadı, ben de şapkayı üstüne ilave edip, durumu kurtardım:)) Fotoğrafları çektiğimde değil kabartmalar, dekopaj tutkalı bile ıslaktı:))


23 Mayıs 2010

Varan-2





Siz her şeyi peçetelersiniz de ben yapamaz mıyım???? Yok yok öyle değil:)) Bir objenin, acil hediye olarak hazırlanması  gerekiyordu. En pratik yol da peçete olunca, başka çaresi  yoktu. Üstelik kutuya yaptığım peçetenin kenarından çıkan atıklara kıyamayınca bir de çerçeve hazırlanmış oldu. Valla ben el boyaması, kabartma yapayım derken unutmuşum peçetenin pratikliğini, birçok blog arkadaşım gibi bir süre herşeyi peçetelersem şaşırmayın:)))










21 Mayıs 2010

Varan-1


 Çookkk şey boyadım çokkkkk!!! Vallahi de bitti biri, billahi de...

İşte kanıtı













Aylar önce  birtakım denemeler yapmıştım bu sehpanın üzerinde.  Siyaha boyamış ve tepsisinin yan kenarlarına boyutlu boya ile şekiller vermiştim. Ama kafamda tasarladığım ile çıkan görüntü hiç uymamıştı ve öylece atılmış bekliyordu bir köşede.

Bugün, zaten zemin siyah boyalı olduğu için  direk üzerine mum sürüp, sonrasında beyaza boyadım. Tepsinin yanındaki doku, boyutlu boyanın üzerine mum sürüp, beyaza boyayıp, sonrada hafif kazıyınca ortaya çıktı. Ve ben çıkan görüntüyü,  hem çok beğendim, hem de kendi kendime yeni bir doku keşfetmiş oldum.

Sonra baktım tepsinin ortası boş kaldı,  oraya da stencil ile siyah boya kullanarak deseni yaptım. Ayaklarına da tepsideki stencil desenine uyması için farklı bir stencilin yarısını kullanarak  deseni ekledim. Bu renkleri ve bu deseni odama uyması için seçtim. Aslında farklı renk ve desenlerde de denenebilir.

Ama artık onuda size bırakıyorum. Şimdi ben çayımı alıp kızımla birlikte puzzle yaparken, hem dinlenicem, hem onun gönlünü yapmış olucam, hem de keyifle arada başımı kaldırıp sehpamı seyredicem:)))))

Çook çalışıyorum çoookkk...

Günlerdir bende bir  keyifsizlik, hiçbir şey yapmak istememe, bol bol kahve içip, sonrada uyuyamama durumlarından sonra bu sabah nedenini anlamadığım şekilde bir keyif, bir keyif  sormayın gitsin.
İyi sıhhatte olsunlar ziyarete geldiler yine sabah sabah ve ben  çocukları okula gönderir göndermez döktüm her şeyi balkona. En az 7-8 parça objeyi birden başladım boyamaya. Hemen karşımızdaki binaya cam balkon takan takan ustaların türküleri eşliğinde, yine kendi kendime terapi yaptım. Bu boyama sayesinde yırttık gene bir dünya psikiyatrist parasından:)))




Neyse niye mi yazdım bunları? Hayırdır inşallah, hayırdır inşallah:)))

Benim kafam  şu sıralar gelgitler yaşadığından , kendime bu işleri tamamlama konusunda güvenmiyorum da ondan. Eklersem halimi, o kadar çokk çalışıyorum çokkk dedim, utanır da tamamlamak zorunda kalırım diye yazdım işte. 

Bu kafayla ne çıkacak ben de bilmiyorum ama belki yarın belki yarından da yakın burdaaaa:)))

18 Mayıs 2010

Yeni Başlayanlara Cesaret:)))

Ahşap boyama yapmak isteyipde, cesaret edemiyorum diyen çok arkadaş var:) Belki onlara biraz cesaret verir diye, geçen yıl ahşap boyamaya karar verdiğimde, ilk yaptığım objeyi eklemek istedim.  

Herşeyi biran önce öğrenme ve yapma isteğim, o günlerde bile çok belliymiş. Farkındaysanız, kutuda ,peçete, eskitme, çatlatma ve yağlı boya eskitme tekniklerinin hepsi var. Hepsini bir şeyde deneyeyim de olsun bitsin telaşı bu:))
Öyle de olsa ilk göz ağrımdır kendisi ve benim için bu yüzden çok önemlidir. Bir de işlev bakımından da hakkını yememek lazım. Örgü şişlerini ve tığlarını koymak üzere içi iki bölmeli bir kutu.

Eskitmesine bakıp, bu nasıl renk demeyin şimdi. Boyaları, özellikle eskitme boyalarını kullanmadan önce iyicene çalkalamak gerekiyormuş. Ben hiçbir şey bilmiyorum ki o zamanlar !!! Sonuçtada aslında kahverengi eskitme boyasından, böyle absürt bir renk karışım çıktı işte:))








Bir takı hocasının ısrarı ile yapılmış bir kutudur  aşağıdaki. Madem ahşap boyuyorsun, üstünde deri harika olur, ben öğretirim  dedi ve gösterdi sağolsun ama ben ııh ısınamadım bu kutuya.!!!. Ama o çok beğendi ve  sonra o hoca sergi zamanı bir telaş, bir telaş haber yollayıp sergisine bile çıkardı:)))  







 Şiş kutusunu yapıp havaya girince,  bir de mumla eskitme tekniği kalmıştı:)) Hemen ertesi gününde de bu kutuya peçete ve mumla eskitme denendi bizzat:))

 
 





Uzun lafın kısası şimdi onlara bakıp, çok gülsemde halime, yinede bana çok büyük cesaret kaynağı oldukları için çok kıymetlidirler:)

14 Mayıs 2010

Dikiş Kutusu

Yine anneler günü hediyelerinden biri. Ama bu beni öyle çok uğraştırmadı. Klasik dekopaj var sadece.




Kutunun üstündeki resmi internetten buldum ve çıktısını aldım. Üst kapağı tamamen dekopaj yaptıktan sonra koyu renk görünen yerlerini yağlı boya ile eskittim. Eskitmeyi kağıdın kenarlarına da taşırdım ki bütünlük kazansın.







Aslında içi açık renk olsaydı daha iyi olabilirdi ama açık renk boya çok kat istediğinden ve benimde vaktim olmadığından kahverengi akrilik boya ile boyadım. Koyu renk ayıp kapatır derler ya bu da öyle oldu:))




Yan yüzeylerininde ne renk olduğunu bilmiyorum. Çünkü kapaktaki resmin zemin rengine uygun bir tonu karışım yaparak buldum. Onunla boyadıktan sonra kareli stencil kullanarak hardal rengi ile üzerine kareler yaptım. Tabiki kenar kısımları yine yağlı boya ile eskittim. Sonra keserek çıkarttığım küçük desenleri ve harfleri (harflere dikkat!!! Kişiye özel oldu) yapıştırdım.






Bir de her resmin etrafına dikiş izleri yaptım elimle tek tek...

Herhangi bir hobiyle uğraşmasa bile, herkesin evinde makas, düğme, iğne,iplik vardır illaki. İşte bunu düşünerek, kullanışlı ve ne amaç için yapıldığı belli olan bir kutu olsun istedim. Bir de ben yapıldığı yere uyan tarzı  daha çok seviyorum. Yani çocuk odasına ya da mutfağa yapılan ürünlerde, varak,yaldız görmeye dayanamıyorum. Varak, çatlatma, yaldızlar da güzel ama kullanıldığı yere bakar. Hoş benim ne altın kolye, küpem vardır ne de evde altın rengi herhangi bir obje. Gümüşe ise hem takılarda hem de dekorasyonda bayılırımmm:)))








13 Mayıs 2010

Sezar...



Benim bu oğlum ne zaman büyüyüp sorumluluklarını alacak bilmiyorum. Dün akşam, hadi oğlum saat 9:30 oldu, yatmak için hazırlan dedim. O bana ne dedi peki? '' Anne İtalya ile ilgili bir şey götürmezsem öğretmen bana kızmaz di mi? '' Tabi ben sadece nasıl yani diyebildim. Sınıfta her öğrenci  bir ülke seçmiş  ve o ülke hakkında  genel bilgilerle ilgili dün bir sunum hazırlamıştı zaten. Bizimki futbol fanatikliğinden dolayı İtalya' yı seçmiş. Ama öğretmen günler öncesinden söylemiş, hazırladıkları ülke ile ilgili bir kıyafet ile dolaşacaklarmış okulda. . Önce İtalya geleneksel kıyafeti aradım internette. Ama ııh hiç öyle bir şey bulamadım. Valla ülkemi bir kez daha sevdim. Biz de ne çok geleneksel ürün var. Ancak Romalı kostümü hazırlayabileceğimizi anladık ama o saatte kumaş nerden bulunur, bulunsa bile benim hala dikiş makinam yok ki!!!

Neyse oğlumun bebeklik çarşafını çıkardım, sardım sarmaladım, fena görünmedi. Ondan sonra da beyefendiyi yatırıp  yine gece gece başladım çalışmaya. Eşim bile bir saate kadar dayandı, bana çay servisi yaptı, senin yaptığını kimse yapmaz diye geldi gitti verdi coşkuyu:)))

Sonuçta çıkan kostüm bu oldu!!!!




Çarşafın etrafına mavi simli kurdeleyi yapıştırdım. Çıt çıt ile tuturdum arkadan. Belindeki altın rengi kordonu, sünnet asasından söktüm. Plaj terliklerini de altın yaldız boya ile öyle gelişigüzel boyadım ve kızımın ayakkabı iplerini, terliğe açtığım delikten geçirip ayakkabı yaptım:)) Kafasındaki çelenkte, bildiğimiz düz lastiğe doladığım tek tek plastik çiçek yaprakları. Tabiki de onlarda altın boyandı. 

Sabahta bizimkisi böyle keyifle okula gitti.



Bu da klasik DİLA... Abiyi kıskandı sabah böyle görünce, fotoğrafını çektirmek istemedi:)))


Bu arada Amerika' dan istediğim acayip güzel malzemeler ve resimler geldi ben bunları yazarken. Şu an benimde keyfime diyecek yok:)))) Çeşit çeşit stenciller, scrapbooking kağıtları ve aparatları, dergiler, şablonlar, harika resimler ... Şimdi sizde Dilalaşın bakalım:)))) 




Postu yayınladıktan sonra gelen şeylerin bir kısmını (daha kitap ve resimler de var) yere yaydım bir güzel seyrettim. Sonra da dayanamadım hemen fotoğrafını çekip, ekledim en alta ve postu yeniden yayınladım. Çok şımardım çookkkk!!!!!




10 Mayıs 2010

Hoşgeldiniz Panosu - Welcome

Daha önce demiştim ya ben de merak ediyorum nasıl bir şey çıkacak diye? İşte Anneler Günü için, hazırladığım hoşgeldiniz panosu. Hem tasarım aşamasında, hem de yapım aşamasında ayrıntıları beni oldukça uğraştırdı. Ama oğlumun üzerinde,  benden sonra en çok emeği olan kişiye özel olduğundan çok severek yaptım. Hazırlık aşamasını gören çok kişi  el koymaya çalıştı ama her türlü baskıya rağmen hediye gerçek sahibini buldu:)))

Gittiği eve, kızımız ile neşe, çiçeklerle güzellikler, arılarla bereket, uğur böceği ile şans ve nazar boncuğu ile iyilikleri  beraberinde götürmesi  dileğiyle...


 


Şimdi gelelim nasıl yapıldığına: Üç boyutlu dekopaj uyguladım. Kalbin etrafındaki çiçekler için, kızımızın şapkasındaki çiçek scan edilip, photoshopta büyütüldü ve çıktısı alındı. Sonra da seramik hamuru ile onları kabarttım. Welcome yazısının harflerini, kızımızın elbise eteğindeki kumaş desenlerine bakarak herbirini ayrı renk ve desende boyadım. Arıları ise direk seramik hamuru ile yapıp, daha sonra boyadım.




Resmin her yerine, bir kaç kat seramik hamuru ile boyut kazandırdım.




Resimde, kedinin boynunda  boncuk vardı. Ben de oraya ipe bir nazar boncuğu bağlayarak ekledim.




İmzamı da attım:)))





6 Mayıs 2010

KIZLAR...

Bu şekilde hazır kesilmiş olarak satılan üçlü bir setti. Sanırım dekopaj uygulamak için yapılmıştı, çünkü objenin resimleri de vardı. Ben boyama yapmayı tercih ettim. En öndeki benim geçen yıl ilk yaptığım boyama, ortadaki bu yıl yapıldı, en arkadaki ise geçen yıldan yarım kalan. O hala tamamlanmadı ama ben yine de set bozulmasın diye ekledim. Üçü birlikte verniksiz ve hala tamamlanmamış olsa da mutfakta davlumbazın üstünden bana güzel güzel bakıyorlar:)))
Bu arada,  blog ve face sayfama fazla vakit ayıramıyorum. Eminim sizler de çok güzel şeyler eklemişsinizdir. Ancak hafta sonu hepsini inceleyebileceğim. Çünkü hem eşim yurtdışına gidiyor yine uzun süreliğine, onun telaşı var, hem de anneler günü için hazırlık yapıyorum . Aslında kafamdaki tasarımlar çok güzel, inşallah uygulaması da öyle olur. Artık onu hediyeler sahiplerine ulaşınca pazartesi günü eklerim. Sürpriz bozulzun istemem çünkü!!!!